İÇİMİZDEN BİRİ Mustafa Sönmez… “Kelleci”

İÇİMİZDEN BİRİ Mustafa Sönmez… “Kelleci”

Bu haber 23623 kez okunmuş ve görüntülenmiştir.

Bu küçük şehrin en tanınmış esnafı haline gelen namı diğer “Kelleci” 1909 yılında Yusufeli yağcılar köyünde dünyaya geldi. 

Henüz çocukken yetim kaldı. Bir amcası vardı. Fakirdi ve çocukları çoktu. Köyden kalkıp Artvin’e geldiler. Mustafa Sönmez ermeni bir ailenin yanına girdi. Orada çalıştı, işlerine yardımcı oldu. Ermeniler gidince Çakmakçılar ona sahip çıktı. Onların hizmetine girdi. Askerliğini Artvin de cezaevinde yaptı. O zamanlar askerlikler böyleydi. Vasıta olmadığı için askerlik görevi en yakın yerlerde yaptırılıyordu. Askerlik dönüşü çalışmasına daha bir şevkle devam etti. Katırı ile fırınlara odun getirip sattı. Kazandığı para kendine yetiyordu. Bir gün fırıncı olurum diye aklında bir düşünce yoktu. Yokluktan gözü korkmuştu. Yaşamın her türlü zorluğunu görmüş, yetim bir çocuk olarak her zorluğa katlanmıştı. Fırıncı Ahmet usta ona acımış bir gün demiş ki; gel bu işleri öğren ileride senin de bir fırının olsun. Ona temizlik yaptırmış, un elettirmiş, hamurdu derken sonunda usta yapmış. Mustafa usta çakmakçılarda, gazihanda bir süre çalışmış, sonra kendi fırınını açmış. Çarşıda İspirli hafız usta, Yavuzlar, Çakmakçılar ve Emin Tansinin fırınları varmış.  O günün şartlarına göre fırın çok geliyormuş. Dahası küçük şehrin insanlarında hazır ekmek kültürü henüz oluşmamış. Ancak şehre dışarıdan gelenlere, memurlara, yolcu olanlara ekmek satılabiliyormuş. Mustafa Sönmez işinin önünü açmak için koyun, keçi, oğlak kellelerini pişirmeye ve müşterisine sunmaya başlamış. Kelle işi öylesine tutulmuş ki; neredeyse Mustafa Sönmezin ismi unutuluyor onu herkes kelleci diye tanıyordu. İşleri birden açılmış insanlar kelle için kuyruğa girmeye başlamışlar. Bu arada mesleğini adamakıllı ilerletiyor. Önce hamur ustası sonra tam bir ekmek ustası oluyor. Kellecinin ekmeği o denli tutmuş ki oradan ekmek alan başka fırına uğramamış. Balcı oğlundan, iskebeden, orta mahalleden, korzuldan insanlar ekmek almak için çarşıya geliyorlarmış. Giderek kellecinin fırını insanlarda bağımlılık yapmış. Evde çocuklara git kelleciden ekmek getir diye uyarılar yapılıyormuş. Sonra Kelleci farkındanlığını ortaya koymak için Ekmeğine kelleci etiketini ta o yıllarda yapıştırmayı akıl etmiş. 

Mustafa Sönmez çektiği o uzun süreli yokluk yıllarının hasebiyle sert mizaçlı, sert bakışlı birisiydi. Birden parlayan yanı vardı. Ancak yüreği o denli yumuşak o denli sevgi doluydu ki bir çocuğu bile incitmekten çekinirdi. Bütün ömrü darda kalan, müşkülü olan insanlara yardım etmekle geçti. Ancak yinede insanlar onun heybetinden çekiniyorlardı. Bir gün kuran kursu görevlileri esnafı gezerek çarşıda para toplamaktadır. Kelleciye uğrayıp uğramama konusunda aralarında bir anlaşmazlık çıkmış. Sonunda Ahmet Tüylüoğlu hoca ben giderim demiş. Gitmiş kapısını çalmış meramını anlatmış. Kelleci hocayı sert bakışlarla süzmüş, hoca sesini çıkarmamış. Kelleci birden gürlemiş; bak bakalım şimdiye kadar ne kadar toplamışsın? Demiş. Hoca efendi topladıklarını sayıyor, miktarını söylüyor. Kelleci cebinden parayı çıkarıyor, bir o kadar da benden diyor. Bu cömertçe yapılan bağış çarşıda uzun süre konuşuluyor. Boğa güreşlerine, pehlivan güreşlerine çok meraklı bir yanı vardı. Cazgır pehlivanları meydana çağırırken tüyleri diken diken olurdu. Birinci gelen pehlivanları alnından öper, hatırı sayılır bahşişlerini ceplerine tıkıştırırdı. Bizim kellecimiz tribünlerde güreşleri izliyorsa cazgırın sesi neşeli ve güçlü çıkarmış. Bir gün nasılsa güreşlerde yokmuş, cazgır bağırıp çağırıyor ama pehlivanların kısmeti çıkmıyormuş. Herkes Kelleci yok mu diye birbirine bakıyormuş. Kellecinin boğa güreşlerine de aynı ilgisi, vardı. Baş boğayı gider sever sahibine bahşiş verirdi. Ali Algına ait bir boğa uzun güreşlerden sonra birinci gelir. Kelleci yerinde duramaz, baş boğayı ayakta alkışlar. Ali Algına o dönem beş yüz lira bahşiş verir. Bu para dudak uçuklatacak cinstendir. Parayı harcama, boğanın anısına sakla demiş. 

Bu küçük şehrin kellecisi tam bir baba adamdı. Sıkışan, başı darda olan, borcu olan borç para almak için ona koşarmış. Kelleci ciddi adamdı. Verdiği paraları takip eder, nerede kullanıyor, borcunu harcını ödüyor mu diye bakarmış. Yok, boş yerlere har vurup sallıyorsa, karşısına çıkan o kişiyi hem azarlarmış bir daha da asla para vermezmiş. Fakiri fukarayı doyurmuş, yetime sahip çıkmış, değerlerimize önemli zenginlikler katmış. Sokak manzaraları isimli köşemizden Kellecimize Yüce Allahtan rahmet diliyoruz. Sönmez ailesine buradan selamlar gönderiyoruz.

ETİKETLER :

ÖNERİLEN HABERLER

2025 KUTLAMA TV+ BANNER AKBANK Arhavi Çay Bisse Erkek Giyim
30.Ağustos-3 30 Ağustos-2 30 Ağustos-1