İÇİMİZDEN BİRİ “Hodlu Mustafa”…

İÇİMİZDEN BİRİ “Hodlu Mustafa”…

Bu haber 35468 kez okunmuş ve görüntülenmiştir.

Mustafa Bir Yetim, Bir Garip Ve Kadersiz Kendi Halinde Biri Ağzı var dili yoktur, sessiz kendi halinde birisidir. Yaşamı nasıl algılar, ne düşünür, neler hisseder, kendi dünyasında mutlu mudur? Bunu kimseler bilemez.

Mustafa Güven bu küçük şehrin en sevimli insanlarından birisidir. Bir yetim bir garip bir kadersizdir o… Ağzı var dili yoktur, sessiz kendi halinde birisidir. Yaşamı nasıl algılar, ne düşünür, neler hisseder, kendi dünyasında mutlu mudur? Bunu kimseler bilemez. Hareketleri durgundur! Adımları durgun, yürüyüşü durgundur. Bir garip durgunluk içine çöreklenmiştir. Ne içer ne yer nerede kalır? Saldım çayıra Mevla kayıra misali, küçük şehrin içinde bir yalnız adamdır o… O bizim yalnızlığımız, hasretimiz, belki özlemimizdir. Gözlerinde mutluluğun o uzaklarda kalan silinmiş izleri belli belirsiz durur. İnsanların yüzüne bakmaz bakamaz, utanır. Bu utangaçlığı çocukluğundan beri gelen bir masumiyetidir. Belki bu sokakların en yürekli en temiz insanıdır o… Yaşlı bir insan da çocuk masumiyeti görmeyi merak ediyorsanız ona gideceksiniz. Dünyası o kadar küçük ki, düşünceleri, hayalleri yok denecek kadar az ya da çok geniş bir dünyası var biz hissedemiyoruz. Belki küçük şeylerden mutlu olmanın sırını çözmüştür de bunu biz göremiyoruzdur. Belki insanlara, dünyaya küskündür de biz fark edemiyoruz. Belki o hepimizden daha mutludur. Umulur ki böyle olsun. Ama öylesine duru ve öylesine yalın ki onunla bir şeyler konuşmak, sesini duymak bile insana farklı bir duygu katıyor. O yaşında hala kötülük duygusu ile tanışmamış birisi. Siyasetten uzak, beklentilerden uzak, çıkar ilişkilerinden uzak hali ona erişilmez bambaşka bir güzellik katıyor. Belki bizim en güzel yanımız onda saklı duruyor. 

Yalnızlık ne zordur bunu bilirsiniz! Hani bir sevdiğimiz; eşimiz çocuğumuz evladımız birkaç haftalık bir yerlere gider de onların yokluğu bize bir ömür gibi sıkıntılı gelir. Hani torunumuzu birkaç ay görememişiz de sanki yıllardır görmüyormuşuz gibi bir duygu içimiz yakar ya. Hani hüzünleniriz gözyaşı dökeriz ya… Hani yalnızlık canımıza tak ettirir ya… Hani melodileri ıslak, hüzünlü bir şarkı dinler yüreğimiz kabarır ya… Hani efkârlandığımızda bir dostumuza koşarız ya… Hani hüzünlendiğimizde başımızı birinin göğsüne yaslarız ya… 

Hodlu Mustafa kime gidiyor, kimin kapısını çalıyor?

İçindeki dertlerini kime anlatıyor dersiniz? Onun kimsesi yok ki! Belki küçük şehrin insanları ona yarenlik ediyor ama hepsi bu işte… O hep yalnızdır. Küçük şehrin kokusunu, kaldırım taşlarının biçimini yüreğine kazıyarak yürüdü bu yollarda. Bazen bir çay ocağının kapısında oturdu bazen bir lokantanın kapısında içerisi boşalsın diye küçük adımlarla gezindi durdu. Küçük seslerle mırıldandı hep kendine konuştu. Başı önünde yüzündeki gülümseyişi ile kim bilir bize neler anlatmak istiyor. Bu küçük şehrin insanları ona sahip çıkmaya çalışıyor. Yediriyor içiriyor. Ama bu nereye kadar sürecek? Hodlu Mustafa artık yaşlandı. Onun bir güvencede olması gerekiyor. Bu günlerde hep kirlendiğinden banyo olamadığından yakınıyor. Ne tuhaftır, turizm diye söyleniyoruz da Allahın garibi Hodlu Mustafa’yı yıkayacak bir yerimizin olmayışı ne tuhaf durumdur böyle! 

Mustafa Güven bugün seksenli yaşlarında. Köyünde bir avuç toprağı yok. Zira yıllar öncesi babası satmış. Onun üvey kardeşleri var. Bir üvey kız kardeşi Bursa da bir üvey kardeşi İstanbul’da. Bir üvey kardeşi de ölmüş. Hodlu Mustafa zaman zaman Bursa ya üvey kız kardeşine gidiyordu. Orada çamaşırlarını yıkattırıyor, banyo oluyordu. Ama şimdi yaşlandı. Yine gitmek istiyor. Ben kirlendim Bursa ya gitmek istiyorum diyor. Ne kadar zor bir durum! Allah bu durumu kimseye yaşatmasın. Hani onca Suriyeliye ev sahipliği yapıyoruz da bir Hodlu Mustafa ya bakamıyorsak ne acı bir durumdur bu. Hangi kurum kendini sorumlu tutuyorsa; Valilik, belediye ya da başkaları, bu insanımıza sahip çıkmalıdır. Birkaç yıl önce yine bir garip İsmail’imiz vardı. Bu sokakların zararsız sessiz, kimsesiz insanıydı. Duyarlı vatandaşlar onu başta valilik olmak üzere ilgili yerlere götürdüler ama bir şey çıkmamıştı. Garip İsmail sefillik için de son günlerini geçirdi. Su yüzünü görmemişti. Vücudu kurtlandı. Sırtından kurtçuklar çıkarak yaşamını yitirmişti. Taksici Şenol kardeşimiz çok duyarlı, diyor ki; Hodlu Mustafa aynı duruma düşmesin. Ona sahip çıkmalıyız. Hadi yemesine içmesine sahip çıkılıyor da, bu adamın yıkanması çamaşırlarını değiştirmesi lazım. Bir hafta ben bakarım, bir hafta bir başkası ilgilenir. Üstünü başını değiştirmeden bu iş olmaz… Bu güzel insanın sefillik içinde yok olmasını seyretmek insanlık ayıbıdır. Herkesi her kurumu duyarlılığa davet ediyorum. Ona ev sahipliği yapan Konak oteline ve sevgili taksici Şenol’a duyarlılıklarından dolayı huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Sevgi ile kalın. 

Ömer Yerlikaya

ETİKETLER :

ÖNERİLEN HABERLER

2025 KUTLAMA TV+ BANNER AKBANK Arhavi Çay Bisse Erkek Giyim
30.Ağustos-3 30 Ağustos-2 30 Ağustos-1